Amerikalı ekonomist Arthur Laffer tarafından geliştirilen bu teori vergi hasılatı ile vergi oranları arasındaki ilişkiyi açıklar.
Şöyle ki, vergi oranları sıfır olduğunda vergi alınmayacak, kişi ve kurumların elde ettikleri kazançlar olduğu gibi ceplerinde kalacak. Vergi oranları artmaya başlarsa R1 vergi oranında T1 kadar vergi geliri sağlanacak. Vergi oranlarının artmaya devam etmesi durumunda vergi gelirlerinin de arttığını görebiliyoruz. Bunun sebebi gelir etkisi olarak tanımlanan refahını korumak isteyen bireyin daha çok çalışmayı tercih etmesidir. Üretkenlik ve emek arzı artar. Daha çok düşük gelirli gruplar arasında görülür.
R2 vergi oranında vergi gelirleri maksimum(T2) düzeydedir. Bu aran optimal vergi oranı olarak ifade edilir. Bu aşamadan sonra vergi oranlarını daha fazla artırmak(R3) vergi gelirlerinde azalmaya yol açar(T1). Bunun sebebi de ikame etkisi olarak tanımlanıyor. Bireyin vergiye tepki olarak daha az çalışması, çalışmaması veya dinlenmeyi tercih etmesidir. Üretkenlik ve emek arzı azalır. Yüksek gelir gruplarında görülür.
Vergi oranı %100 olduğunda ise kişiler kazancının tamamını vergi olarak verecek, böyle bir durumda çalışmayı ,üretmeyi bırakacak sonuç olarak vergi hiç doğmayacak.
Laffer 1974'te Ford ve Nixon yetkilileri ile yaptığı bir toplantıda kağıt peçeteye çizerek açıklaması popülerliğini artırmıştır. O zaman herkes vergi oranlarındaki artışın vergi gelirlerini artıracağına inanıyormuş. Arthur Laffer bu teoriyi kendisinin icat etmediğini ifade ediyor. Çünkü teorinin altyapısı İbni Haldun'un Mukaddime eserinde yaptığı analizdir. Bundan dolayı İbni Haldun Eğrisi de denir.
KAYNAK: https://en.wikipedia.org/wiki/Arthur_Laffer , http://www.mahfiegilmez.com/2016/09/arz-yonlu-ekonomi-ve-laffer-egrisi.html , https://www.investopedia.com/terms/l/laffercurve.asp
12 Şubat 2020 Çarşamba
10 Şubat 2020 Pazartesi
İşsizlik
İşsizlik, cari ücret seviyesinden çalışmayı kabul ettikleri halde iş bulamayanların aktif nüfus içindeki payıdır.
Aktif nüfus 15 - 64 yaş aralığındaki kişileri kapsar. On beş ve altmış dört yaş dahildir. Ancak bu aralığa eğitim alanlar, emekliler, ceza evlerindekiler, hastanedekiler ve ordudakiler dahil değildir. İş gücü(aktif nüfus) denildiğinde çalışanlar(tam veya yarı zamanlı) ve işsizler(iş arayanlar) anlaşılır.
İşsizlik oranı, [(aktif nufus - çalışanlar) / aktif nufus] şeklinde hesaplanır. İstihdam oranı ise çalışanların aktif nüfus içindeki payıdır. İki oranın toplamı da bire eşittir. İş aramaktan vazgeçenler hesaplamaya dahil edilmez. Nüfus da dahil değildir.
Türkiye'de 2019 itibariyle toplam iş gücü(aktif nüfus) 32.4 milyon civarında, işsizlerin sayısı ise 4.3 milyon. Eldeki veriler dahilinde bir hesaplama yaparsak 4.3 / 32.4 = 0.13 yani % 13 işsizlik oranı çıkıyor. Daha kapsamlı verileri görmek isteyenler http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1007 adresini ziyaret edebilir.
Gizli işsizlik, marjinal ürünü sıfır olan işsizdir. Yani iş sürecinden çekilse dahi üretimde bir azalmanın meydana gelmediği işsizliktir.
Yapısal işsizlik, açık işlerin gerektirdiği beceriler ile iş arayan kişinin sahip olduğu becerilerin uyuşmamasından kaynaklanır. Ekonominin değişim sürecinde meydana gelen işsizliktir. Genellikle kalıcı bir karakter gösterir.
Friksiyonel işsizlik, yer ve iş değiştirmeleri sonucu oluşan işsizliktir. Değişik endüstriler, şehirler ve zamanlar arasında işe giriş ve işten ayrılışların rastgele dalgalanmalar şeklinde kendini göstermesidir
Doğal işsizlik, yapısal ve friksiyonel işsizliğin toplamından oluşur. Friedman ve Phelps tarafından analizi yapılan bekleyişleri içeren philips analizide(gerçekleşen enflasyon ile işsizlik arasındaki ilişki) bahsedilen işsizliktir.
Doğal işsizliği açıklamışken şunu da açıklamakta fayda var. Histerezis Etkisi; doğal işsizlik oranı bir kere değişirse aynı doğal işsizlikte denge sağlanamayacağını söyler. Doğal işsizlik oranı cari işsizlik oranını izler. Uzun süreli işsizlik doğal işsizlik oranını artırır.
NOT: Cari ücret emek arz ve talebine göre belirlenen ücrettir. Her meslek ve iş kolu için farklıdır. Vasıfsız işçiler için ise asgari ücret cari ücret görevi görür.
Aktif nüfus 15 - 64 yaş aralığındaki kişileri kapsar. On beş ve altmış dört yaş dahildir. Ancak bu aralığa eğitim alanlar, emekliler, ceza evlerindekiler, hastanedekiler ve ordudakiler dahil değildir. İş gücü(aktif nüfus) denildiğinde çalışanlar(tam veya yarı zamanlı) ve işsizler(iş arayanlar) anlaşılır.
İşsizlik oranı, [(aktif nufus - çalışanlar) / aktif nufus] şeklinde hesaplanır. İstihdam oranı ise çalışanların aktif nüfus içindeki payıdır. İki oranın toplamı da bire eşittir. İş aramaktan vazgeçenler hesaplamaya dahil edilmez. Nüfus da dahil değildir.
Türkiye'de 2019 itibariyle toplam iş gücü(aktif nüfus) 32.4 milyon civarında, işsizlerin sayısı ise 4.3 milyon. Eldeki veriler dahilinde bir hesaplama yaparsak 4.3 / 32.4 = 0.13 yani % 13 işsizlik oranı çıkıyor. Daha kapsamlı verileri görmek isteyenler http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1007 adresini ziyaret edebilir.
Gizli işsizlik, marjinal ürünü sıfır olan işsizdir. Yani iş sürecinden çekilse dahi üretimde bir azalmanın meydana gelmediği işsizliktir.
Yapısal işsizlik, açık işlerin gerektirdiği beceriler ile iş arayan kişinin sahip olduğu becerilerin uyuşmamasından kaynaklanır. Ekonominin değişim sürecinde meydana gelen işsizliktir. Genellikle kalıcı bir karakter gösterir.
Friksiyonel işsizlik, yer ve iş değiştirmeleri sonucu oluşan işsizliktir. Değişik endüstriler, şehirler ve zamanlar arasında işe giriş ve işten ayrılışların rastgele dalgalanmalar şeklinde kendini göstermesidir
Doğal işsizlik, yapısal ve friksiyonel işsizliğin toplamından oluşur. Friedman ve Phelps tarafından analizi yapılan bekleyişleri içeren philips analizide(gerçekleşen enflasyon ile işsizlik arasındaki ilişki) bahsedilen işsizliktir.
Doğal işsizliği açıklamışken şunu da açıklamakta fayda var. Histerezis Etkisi; doğal işsizlik oranı bir kere değişirse aynı doğal işsizlikte denge sağlanamayacağını söyler. Doğal işsizlik oranı cari işsizlik oranını izler. Uzun süreli işsizlik doğal işsizlik oranını artırır.
NOT: Cari ücret emek arz ve talebine göre belirlenen ücrettir. Her meslek ve iş kolu için farklıdır. Vasıfsız işçiler için ise asgari ücret cari ücret görevi görür.
7 Şubat 2020 Cuma
...SYON
Enflasyon
Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışa denir. Yani bir veya bir kaç malın fiyatının sürekli artması enflasyon değildir. Belli mal ve hizmet gruplarının bir sepette toplanması ve bu sepetin fiyatındaki sürekli artış enflasyondur.
Deflasyon
Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli azalıştır. Sepetin fiyatının sürekli olarak düşüş göstermesidir.
Resesyon
Ekonomik küçülme demektir. GSYİH' nın üst üste iki çeyrek küçülmesi resesyon olarak tanımlanır.
Depresyon
Ekonomideki uzun süreli küçülme halidir. Resesyondan farklı olarak bir kaç yıl sürebilir.
Stagflasyon
Enflasyon içinde durgunluk halidir. Enflasyon yaşanırken ekonomik büyüme olmadığı durumdur. Durgunluk stagnasyon demektir. Yani GSYİH'nın ortalama büyüme hızından daha az büyümesi, büyüyememesidir. Stagnasyon ile enflasyonun birleşmesi Stagflasyonu oluşturur.
Slumpflasyon
Bir ekonomide enflasyon yaşanırken ekonomi küçülüyorsa o ekonomide slumflasyon hali var demektir.Yani enflasyon içinde küçülme halidir, enflasyon yaşanırken ekonomi küçülür, işsizlik artar.
Takflasyon
Enflasyon ile yüksek vergi yükünün bir arada olması haline denir. Vergi yükü; (kişinin ödediği vergi / geliri) hesaplanır.
KAYNAK: investaz, mahfieğilmez, dergipark
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)